‘‘Herkesin
kendini bir şey sandığı yerde, hiç kimse bir şey olamaz.’’
W.Gilbert
Uzun zamandır, ülkemizde
top koşturan yabancı futbolcuları dikkatle izliyorum. Çoğu zengin ve
şöhretliler. Mesleklerinde zirveye çıkmış, isimlerini dünyaya tanıtmışlar.
Bugün futbolu bıraksalar, maddi olarak kendilerinden sonraki birkaç kuşağa
yetecek servete sahipler. Ancak ben, madalyonun diğer kısmıyla ilgileniyorum:
İster
dünya kupası maçı olsun, ister kıytırık bir lig maçı; attıkları her golden sonra
mütemadiyen birbirine benzer hareketler yapıyorlar. Başlarını yukarı kaldırıp
gökyüzüne bakıyorlar, işaret parmakları ile göğü gösterip Tanrılarına şükran
dolu sözler gönderiyorlar. Mimiklerine bakılırsa ‘’Ben atmadım, sen attırdın’’
ya da ‘’Sen nasip etmeseydin, bu golü atamazdım’’ gibi sözler sarfediyorlar.
(Buna Messi de dahil!)
Bizim
Türk futbulcularımızın attıkları gollerden sonra, göğüs hizasındaki takım
armalarını zafer sarhoşluğuyla öpmelerine değinerek, klasik Türk-Avrupalı
karşılaştırmalarına girmeyeceğim.
Asıl
söylemek istediğim şu: Nüfusunun %99’u Müslüman olan bir ülkede futbol oynayan
birkaç ’ecnebi’nin, ‘’Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse
cennete giremez’’ hadisiyle ahlaklanmış koca bir topluma mütevazilik dersi vermesi,
sizce de çok manidar değil mi? Millet olarak hala gol yemeye devam mı edeceğiz?
BÖBÜRLENME PADİŞAHIM, SENDEN BÜYÜK ALLAH
VAR
1517 yılının coşku dolu
bir gecesinde, Üsküdar’dan hareket eden basit bir kayık, ağır bir misafiri
taşıyordu. Birkaç kilometre ötede Müslüman halk, Hicaz ve Mısır’ı Osmanlı
topraklarına katan padişahını bağrına basmak için sokaklara dökülmüş
bekliyordu. Padişahın saraya çoktan girdiği duyulunca, halk büyük bir hayal
kırıklığı yaşamıştı. Kimse buna bir anlam verememişti. Herkes sessiz sedasız evlerine dağıldı.
Binlerce
insanın tezahüratları eşliğinde, kahramanca şehre girmek varken, köhne bir
kayık ile karanlık sulara açılıp kimselere görünmeden karşı kıyıya geçen
padişah Yavuz Sultan Selim’di. Nefsinin tuzağına düşmemiş, kibrini yenmiş,
enaniyetten sıyrılmıştı. Bir an bile olsa Hakk’ın yolundan ayrılmak, kendini
büyük görmekten korkmuştu. İstiklal Marşımız’da yazdığı gibi; göğsü iman
doluydu.
VELHASILKELAM
Cahil her insan, ‘kendini bir şey sanma’ ile imtihan
edilecek. İlim öğrenen kurtulacak. Şu aşikar: Herkes gerçekte bir hiç olduğunu anlamadıkça, dünya asla
yaşanılabilir bir yer olmayacak…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder